Mazhar Alanson önümüzdeki hafta yayınlanacak kitabını ilk olarak bana imzaladı, “Hediye ettiğim ilk kitap, uğurlu gelirsin umuduyla” notunu düşerek... İkinci kitabını da Mehmet Barlas’a imzaladı; “Çok ermiş gördüm ama gazetecin ermişini ilk kez görüyorum” diyerek...Barlas’ın yemek davetiyle, kitabın matbaadan yeni çıkması tesadüfen aynı güne denk gelmişti.Elinde bir büyük bir de küçük boy kitabıyla yemeğe geldi Alanson. Bu kitabı uzun süredir çıkarmayı düşünüyormuş.Daha önce çeşitli reklamlarda defalarca çalıştığı Serdar Erener’e, “Ben yayınevi tanımam bana yardım et” diye gidince “Böyle bir çalışma daha önce yapılmadı bunu biz basalım” yanıtını vermiş Erener.Kitabın adını da Erener koymuş; “Mazhar Olmak”...163 sayfalık kitapta, Alanson’un birbirinden ilginç anılarının yanı sıra kendi çizdiği desenler de bulunuyor. Fotoğraflar, notlar, el yazısıyla yazılmış bölümlerle, kimi zaman yan çevirip, kimi zaman düz tutarak okunacak çok farklı bir kitap bu. Yanında bir de CD var...Alanson’un kitapta nasıl yazıldığını anlattığı unutulmaz şarkılarını solo olarak ev ortamında seslendirdiği bir CD bu...Stüdyo teknolojisi değil, öksürükler, detonelerle Alanson’un tüm samimiyeti var CD’de...
Orhan Pamuk ve Kadir İnanır’la Tuzla’da Askerlik
“Hani bütün besteciler askerlikleri sırasında beste yaparlar ya ben de yaptım. Tam Ortasındayım şubat ayında Tuzla’da üç aylık askerlik eğitimim sırasında yazdım. Gitarımı kullanmadan, Eğitim yürüyüşlerinde mırıldanarak, ilk defa enstrüman kullanmadan yaptığım bir bestedir. Bu arada Mazhar iftiharla sunar: Orhan Pamuk devre askerlik arkadaşımdır ve sevgili Kadir İnanır’la resim çekinebilmişim.
Evliyken şarkı sözlerinde oto sansür yaptım
“Bodrum şarkısında matrak bir şey vardır, sözler birinci tekil şahıs yazılmıştır fakat ‘Bir zamanlar aşık olmuştun’ der. Sen olmuştun, ben değil. Evliyken yazılan bazı şarkılarda böyle oto sansür yapmışım, ben değil sen aşık olmuştun demişim.”
Gördüğüm rüya yüzünden Eurovision’a katıldık
“Gördüğüm bir rüya yüzünden Eurovision’a katılmaya karar verdim. Tabii ki Eurovision’da kendimizi kazanıyor görmedim. Gördüğüm rüyayı birine sordum, katılabileceğimize dair yorum geldi. Fuat ve Özkan’ı kandırmak zor. Hiç unutmam Fuat’ın eşini ikna ettim, son gün son saatte Sufi’yi gönderdik. Eurovision’da 15’inci olup odaya döndüğümüzde Özkan ‘Hey onbeşlim’ diye şarkı söyledi.”
Bombilibilibom’u Hint tarotçu söyledi
“Hindistan’da sokakta bir tarotçu kadınla tanıştım. Bana tarot kartlarından çektirdi, yorumlar yaptı. Tam ben giderken arkamdan ‘Senin mantran (dini hece, şiir) bom bilibili bom olsun Mahzar’ diye bağırdı. Otel odama döndüğümde notlarım arasına ‘Öyle değil mi Alanson bombilibilibom’ diye yazmışım. Hindistan şarkısının en akılda kalıcı bölümü oldu bu. Serdar Erener aldı reklamında kullandı. Dünyanın parasını kazandım ve o paradan tarotçu kadına vermeye niyet etsem de bir daha Hindistan’a gidemedim.”
Ele Güne’nin yeri ayrı
“Ele Güne Karşı’yı iyi ki de yazmışım. Boğazımdan geçen lokmada hakkı olan şarkılardan biridir. Rolling Stones için Satisfaction ne ise, MFÖ için de Ele Güne Karşı odur.”
Fuat’la küstük
“Nerdeyiz’in sözlerini Esenköy’de yazdım. Fuat ile ortak bestemizdir. Ben mixini İngiltere’de yaptım. Sesi arkada kalmış diye Fuat’la küstük. Eskiden bu tip şeyler çok önemliydi. İnşallah doğru yerlerde oluruz.”
Umre'de adım Mahmut'tur
“Bir gün Mekke’de bir tavaf çakmaya gidiyorum. Baktım yerde mevta bir çekirge. Aldım cebime koydum. O yıl dış avlu full çekirgeydi. Cebime hatıra olsun niyetiyle alıp tavaf ettim. Dönüşte çekirgeyi aldığım yere yaklaşırken birden aklıma geldi. Ya bu çekirgeyi İstanbul’a döndüğümde büyümüş şekilde rüyamda görürsem ve bana ulan beni ne getirdin buralara. Ne güzel Mekke’deydim derse diye korktum ve mevta çekirgeyi aldığım yere bıraktım.Biricik’in Morocco’daki adı Afife’ydi. Benim de Mahmut. Daha doğrusu insanlar o isimlerle bizi çağırmayı tercih ediyorlardı. Arap ülkelerinde adımız Afif ve Mahmut’tur. Umrede böyleydi.”
Umreden bir anı
“Teravi namazında neredeydik? Medine’de... Haydaa! Benim gibi bir serserinin burada ne işi var. Değişik bir psikoloji bir felsefe değil imanoloji. Eller açılmış dua ediyoruz. Takkeme bir şeyler damlıyor sanıyorum. Tepeye bakıyorum üstü kapalı. Kafayı mı yiyorum yoksa rahmet denen şey patır patır yağıyor mu? Dua Arapça olduğu için bir müddet sonra hocanın söylediklerine içimden Türkçe duaya başlıyorum. Allah’ın dili diye bir şey yok hepsini anlar deyip dalıyorum emir kipi konuşmaya. Ver Allahım ver. Bir yandan da böyle istemeye çok utanıyorum. Kredi kartının bankada karşılığı yok. Dua dediğin Allah’la konuşma. Fazla laubali olmadan aklıma geleni istiyorum. İçimden de ‘Ulan Mazhar diğer arkadaşlarına göre kızılötesi takılıyorsun valla’ diye geçiriyorum. Beş ve altıncı umre seyahatlerim Afife Biricik’le oldu. O hava 60 derece olsa da tavafa gidiyordu. Parayla imanın kimde olduğu belli olmazmış. Eee ne yapalım atına göre arpa. Canım memleketim diye düşündüm. Her şeyin günah sayıldığı bir yerde yaşamadığım için şükrettim.”
Cem Yılmaz: Bu şarkı mastürbasyonu mu anlatıyor?
“Cem Yılmaz, İçinden Deli Desen de şarkısının hastasıdır. Cem şarkıdaki sözleri sormuştu; ‘Füzeler bunalımlı, bir kısırlık, ıslak öylece’ ne demek diye. Bu mastürbasyonu mu anlatıyor abi dedi, ‘Evet’ dedim. Hiçbir şey kastetmiyor aslında, ya da sen ne anlıyorsan, neyi kastediyorsadır.”
Anlayana saz anlamayana Cem Yılmaz
“Psikopat sıfatı aklıma geldi, artık nasıl olsa tamamlarım dedim. Şarkıyı bitirdim. Cem bayıldı buna. Hadi birlikte söyleyelim dedik. Bu sefer plak şirketi Cem’le bu çalışmamızdan reklam kokuları çıkarttırdı. Cem buna kızdı. Bu celalli olaydan sonra şarkı öyle söylediğimiz halde kaldı. Ne klibi yapılabildi ne bir şey. İnternet ortamında yaşıyor. Belki ileride reklamda filan kullanabiliriz.”
Askerlik arkadaşları
No comments:
Post a Comment