Savunmasının ilk gününde “AK Parti Milletvekili İhsan Arslan’ın kendisini öldürtmek istediği” yönündeki iddialarına ilişkin Arslan’ın açıklama yaptığını ve kendisini yalanladığını belirten Tuncay Özkan, "Beni öldürmeye çalışacaklarına ilişkin bilgileri Haber haline getirdim. Haberimin yalan olduğu iddiasıyla dava açtı. Ancak beraat ettim. Kamuoyu ve savcılar İhsan Arslan’ın Hizbullah örgütünün İlimciler Grubu'nun başı olduğunu bilmiyor mu? Kendilerinde insan sevgisi olduğunu söylüyor. Evet bu ülke sizin nasıl insan sevdiğinizi biliyor. Domuz bağıyla bağladığınız insanları betona nasıl gömdüğünüzü herkes biliyor. Matkap dosyasının buraya getirtilerek gerçeklerin ortaya çıkartılmasını istiyorum"dedi.
Güneydoğu’da uzun süre gazetecilik yaptığını, faaili meçhulleri araştırdığını, çatışmaların ortasında kaldığın ifade eden Tuncay Özkan, ’Ape Musa’ dediği Musa Anter’le ilgili bir anısını da anlattı.
BENİ YARGILAYACAKSANIZ KİTABIMDAN YARGILAYIN
Tuncay Özkan, savunmasının devamında şunları söyledi:"İddianameye göre ben, özü Darbe olduğu için temelde darbeciyim. TBMM’yi ortadan kaldırıyorum. Demokrasiye inanmıyorum. Böyle bir iddia insanın hayatının olağan akışına uymaz. Hizbullah kampları ile ilgili haber yaptım. Benim haberlerimin üzerine soruşturmalar açılarak düzenlemeler yapıldı. Türkiye’de bunları ilk kim yazmış? Kimden öğrendiniz? Bir insanın ömür boyu hapiste kalmasını isteyeceksiniz ama onun hayat hikayesinde neyin yer aldığına bakmayacaksınız. ’Yeni bir medya yapılanmasına ihtiyaç var’ diye kitap yazdım. Bu kitabı Abdullah Gül’e, Bülent Arınç’a, Başbakan'a ve Genelkurmay Başkanı'na verdim. Beni yargılayacaksanız bundan yargılayın. Tuncay Güney’den, Sisi’den mi yararlanacağım. Benim aklıma ne olmuş. Beni deli saçması ile bir çuvala koymayın. Bir zaman tüneline girdik. Aklımızdaki herşey silindi. Tarih ne zaman başlar, Ergenekon soruşturmasının başladığı gün tarih başlar. Benim hayat hikayemi nasıl sorgularsın. Aklın yeter mi? Gücün yeter mi? Bunları niye yazdım? Herkesin çelik çomak oynadığı yaşta bunların peşine niye düştüm? Yazılarımı okunmadan bana nasıl terörist damgasını vurursunuz? Okuyun lütfen orada hepsi yazıyor."
BİLGİYİ TURGUT BEY VERDİIrak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ile Türk Dışişleri'nin 1992’de yaptığı görüşmeye ilişkin bilgi ve belegeleri kendisine merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın verdiğini öne süren Tuncay Özkan, "Özal, Talabani gelince görüşmeyi Dışişleri'ne havale etti. Özal’ın Kürt Mektubu’nun yayınlayınca da ortalık birbirine girdi. Özal ’Kürt meselesinde özel silahlı birlikler kurulmalı' diyordu. Bu belgeyi kitabıma da koydum. Bunu bana Özal vermişti. Şimdi bütün bunlardan suçlanıyoruz. Ne yapmam lazım Orhan Baba gibi ’Batsın Bu Dünyayı'mı söyleyeceğim. Bu kadar çaba bu kadar emek...Bu iddianamede özgürlük nerede? Bilinç nerede? Bu iddianamede ikisi de yok" diye konuştu.
'Ben neden burdayım?' sorusunu takrarlayan ve muhalif olduğu için Ergenekon davasında yargılandığını iddia eden Tuncay Özkan, "MİT Müsteşarı Emre Taner ile eski MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’un dinleyelim. Muhalif nasıl susturulmak istenir? Ölsem konuşacağım, ben bu yaftaları boynumda taşımam" dedi.
CUMHURİYET MİTİNGLERİNİ YAPTIM, YAPACAĞIMKendisinin düzenlediği Cumhuriyet mitinglerini de anlatan ve Çağlayan’daki miting alanına geldiklerinde polisin tutanak tuttuğunu belirten Tuncay Özkan,, "Polisin tuttuğu tutanağa göre ’ne şeriat, ne darbe, tam darbe isteriz, tam darbe’ demişim. Yalan, öyle bir şey söylemedim. Mitinglerde hangi suç varsa kabulüm. Cumhuriyet mitinglerinin ne kabahati varsa benimdir. Yaptım, yine yapacağım. Ahdım olsun, gene yapacağım. Sonuna kadar bağıracağım. Mitinglerde, ’Ne şeriat, ne darbe, tam demokratik Türkiye’ dedik. ’Ordu göreve’ pankartını mitinglerde biz açtırmdık. kendilerinin açtırmadığını, Bir grup genc açtı. Onlar da yargılanıyor.
Tuncay Özkan şunları söyledi:"Cumhuriyet mitinglerini’yapamazsınız, olmaz’ dediler. Türkan Saylan geldi. ’İzmir mitingine katılmıyoruz. Bir potansiyel var, mahvedeceksin’ dedi. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, İzmir mitingine katılmadı. Türkan Hanım mitinge geldi, sandalyemi kendisine verdim. Konuşmak istedi. ’Konuşamazsınız’ dedim. Çünkü konuşma listesini valiliğe ve emniyete vermiştik, suç olmasın diye Türkan Hanım’ı konuşturmadık.’ TSK’nın resmi olarak düzenlediği toplantılara davetiye ile çağrılan 4 gazeteciden biriydim. Toplantılara ben, Fikret Bila, Saygı Öztürk ve Mehmet Ali Kışlalı çağrılıyordu. Hatta iki toplantıya mazeret bildirerek katılmadım. Bunu kullanmadım. Bu benim darbeciliğim anlamına geliyorsa, sayın savcılar bulamamış ben söyleyeyim, ben Türk Silahlı Kuvvetleri’nden korkmam. Kalemimi hiç kimseye satmadım.Emniyetteki sorgumda Veli Küçük’ü tanıyıp tanımadığımı sordular. Veli Küçük’ü tanımam. Çok eleştirdim, ama şahsen tanımam, uzaktan tanırım. İddianame, ’tanıdığını beyan etti’ diyor."
'AK Partili Arslan beni öldürtecekti'
No comments:
Post a Comment