Saturday, December 19, 2009

Başbakan ın 2005 te Diyarbakır daki konuşması

Şeb-i Aruz törenine katılmak üzere Konya'da bulunan Başbakan Erdoğan, TOKİ'nin toplu açılışında halka seslendi.Erdoğan konuşmasında, 2005 yılında Diyarbakır'da yaptığı konuşmasına dikkatleri çekti.



Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Kürt sorunu''nun bu milletin bir parçasının değil, hepsinin sorunu olduğunu bildirerek, ''Bu ülkeyi kuranların bize miras bıraktığı temel prensipler ve cumhuriyet ilkesi, Anayasal düzen dahilinde her sorunu daha çok demokrasi, daha çok vatandaşlık hukuku, daha çok refahla çözeceğiz. Bu anlayışla çözüyoruz ve çözeceğiz de...'' dedi.



Başbakan Erdoğan, Diyarbakır'da Toplu Konut Anahtar Teslim töreninde yaptığı konuşmaya, ülkenin dört bir yanında eğitim, sağlık, adalet, güvenlik, ulaşım, toplu konut, tarım, hayvancılık alanında atılan adımlarla birlikte her geçen gün refah seviyesi yükselen bir Türkiye'yi yakalamak üzere olunduğunu bildirerek başladı.



Erdoğan, zaman zaman alkış ve sloganlarla kesilen konuşmasında, göreve geldiklerinde kişi başına milli gelirin 2 bin 72 dolar olduğunu, şu anda 4 bin 500 dolar düzeyine yaklaşıldığını ifade etti. ''Hafıza-ı beşer nisyan ile maluldür'' saptamasını hatırlatan Erdoğan, ''Maalesef zamanla unutuyoruz, neler oluyor, farkında olmuyoruz. Bunu aşabilmek için bunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Diyarbakırımız'da sizlerle paylaşmak istiyorum'' diye konuştu.



Ak Parti İktidarı'nın, herşeyden önce ayrımcılığı gerek bölgesel gerek etnik unsur olarak ortadan kaldıran bir iktidar olduğunun altını çizmek istediğini kaydeden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:



''Bunu Diyarbakır'da bundan önce yaptığımız gerek 3 Kasım seçimlerinde gerek daha sonra açıklamıştım. Şimdi yine vurguluyorum, Türkiye ne kadar Ankara ise İstanbul ise ne kadar Konya, Samsun, Erzurum ise o kadar da Diyarbakır'dır. Bunu böyle biliniz. Bu ülkenin her yerinin kokusu, rengi, sesi, musikisi, farklı bir lezzete sahiptir, bunu böyle bilmenizi istiyorum.



Her ülkede geçmişte hatalar yapılmıştır. Her ülke geçmişinde zor günler yaşamıştır. Türkiye gibi büyük bir devlet ve güçlü ülkede pekçik zorluğun harmanından geçerek bugünlere geldik. O nedenle geçmişte yapılan hataları yok saymak büyük devletlere asla yakışmaz. Büyük devlet, güçlü millet kendisi ile yüzleşerek, hatalarını ve günahlarını masaya yatırarak geleceğe yürüme güvenine sahip millet ve devlettir. İktidarımız bu bilinçle ülkede hizmete soyunmuştur. Ben milletimin ve devletimin öz güvenine, tarih bilincine ve coğrafya şuuruna inanan bir kadronun Başbakanı olarak huzurunuzdayım.



Şuna inanıyorum geçmişle yüzleşerek geleceğe yürürken geçmişin davaları ile geleceği ipotek altına almamak mümkündür. Çünkü gelecek aydınlık yarınlarla doludur. Ben bir Şiir okudum diye cezaevinde yattığım günlerde milletime şu mesajı göndermiştim, 'Asla ve asla devletime kızgın ve küskün değilim. Bu devlet, bu bayrak, bu vatan hepimizindir' demiştim. 'Bir gün gelir bu hatalar düzelir'... Evet bu mesajı cezaevinden göndermiştim sizlere. O nedenle bayrağımızın dalgalandığı her yerde herkesin birinci sınıf vatandaş olması, ülkemizde özgürlüklerin tam hakim olması, hukuk devletinin bu coğrafyada misafir değil, mülk sahibi olması ve çocuklarımızın geleceğe umutla bakması benim ve arkadaşlarımın aşkı, sevdası ve rüyasıdır.''





''İLLA 'AD KOYALIM' DİYORSANIZ...''



Geçmişte siyasi hayatta hataların dönem dönem pekçik toplum kesimine yapılmış olabileceğini ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:



''İlla her soruna bir ad koymak da gerekmez. Çünkü sorunlar hepimizindir. Ama illa 'Ad koyalım' diyorsanız Kürt sorunu bu milletin bir parçasının değil, hepsinin sorudur. Benim de sorunumdur. Sorunların parça parça adresi olmaz. Bütün sorunlar Türk olsun, Kürt olsun, Çerkez olsun, Abaza olsun, Laz olsun bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ortak sorunudur. Çünkü güneş herkesi ısıtır, çünkü yağmur herkes için rahmettir. Çünkü herkes aynı toprağın insanıdır, insanıyız, millet olmak işte budur.



Bu sebeple 'Kürt sorunu ne olacak?' diyenlere diyorum ki bu ülkenin başbakanı olarak o sorun herkesten önce benim sorunumdur. Bu memleketin başka bir meselesini de bana soracak olsalar onlara da şunu derim, o mesele de herkesten önce benim meselemdir. Biz büyük bir devletiz ve millet olarak bu ülkeyi kuranların bize miras bıraktığı temel prensipler ve cumhuriyet ilkesi, Anayasal düzen dahilinde her sorunu daha çok demokrasi daha çok vatandaşlık hukuku daha çok refahla çözeceğiz, bu anlayışla çözüyoruz ve çözeceğiz de...''



"DEMOKRATİK SÜRECİN GERİYE DOĞRU İŞLEMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ"



Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin geldiği noktadan geriye adım atılmayacağını, demokrasinin bütün vatandaşlar tarafından hissedilerek derinleşeceğinin herkes tarafından bilinmesini isteyerek, ''Demokratik sürecin geriye doğru işlemesine izin vermeyeceğiz' dedi.



Başbakan Erdoğan, Diyarbakır'da toplu konut anahtar teslim töreninde yaptığı konuşmasında, ülkenin hiçbir sorununu yok saymadıklarını ve sorunları yok saymanın millete saygısızlık anlamına geleceğini söyledi. Ülkenin her sorununu gerçek kabul ettiklerini ve bunlarla yüzleşmeye hazır olduklarını belirten Başbakan, milletin her bir ferdinin herşeyin en iyisine layık olduğunu ifade etti.







Erdoğan, milletin sorunlarını bahane ederek, terör ve şiddet ortamı oluşturmaya çalışanların karşısına da devlet ve millet olarak topyekün sarsılmaz bir iradeyle çıktıklarını vurguladı. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:



''Devletimize, bayrağımıza ve cumhuriyetimize topyekün sahip çıkıyoruz. Terörün ve şiddetin bu ülkenin en büyük düşmanı olduğunu ve buna asla göz yumulmayacağını bir kere daha söylüyorum. Masum vatandaşlarımızı katleden, kahraman Güvenlik güçlerimizi Şehit eden, bu milletin geleceğine suikast düzenleyen teröristler, bu ülkenin masum evlatlarını da kendi emellerine alet ediyorlar.



Bu yüzden anneler, babalar sizlere sesleniyorum: Evlatlarınızı bu terör belasından kurtarmak için devletin her türlü yardıma açık olduğunu biliniz. Buradan bir kez daha sesleniyorum; bu ülkede hangi sorun varsa onun çözümü için adres biziz. Sorunların sahibi biziz.



Göreve geldiğimiz günden beri ülkenin itibarı, vatandaşlarımızın ihtiyaç ve talepleri için dinlenmeden, yorulmadan koşuyor ve tüm dünyayı ve Türkiye'yi adım adım geziyoruz. Gittiğimiz her yere, her şehrimize çok özel anlamlarla gidiyoruz, çok özel mesajlar götürüyoruz. O mesajın özü, birliktir, beraberliktir, kalkınmadır, huzurdur, refahtır. Gittiğimiz her yerde halkımızın büyüme ve kalkınma sevincini yaşıyoruz. Yılların kördüğüm haline getirdiği meseleleri çözüyoruz.



3 yıla yaklaşan iktidarımız döneminde ülkemizin birikmiş sorunlarını çözmek için irademizi açık yüreklilikle ortaya koyduk. Açık söylüyorum, ülkemizi baştan başa mamur hale getirmek, insanımızın yüzünü güldürmek istiyoruz. Bu atmosferi zedeleyen, yaralayan tüm gerekçeleri hep birlikte ortadan kaldırmalıyız ve inanıyorumki kaldıracağız. Allah'ın izniyle bunu birlikte yapacağız.



Şundan hiç endişeniz olmasın, söyleyecek sözü olan herkesi dinlemeye hazırız, hakkaniyet sahibi herkese kulak vermeye hazırız. Yeter ki gelecek umutlarımıza gölge düşüren şiddeti ve kavgayı bertaraf edelim.''



Başbakan Erdoğan, ülkenin ortak kaderini paylaşan tüm vatandaşların sağduyusuna, aklıselimine inandıklarını ve en zor şartlar altında bile bu güveni yitirmediklerini ifade ederek, ''Türkiye'nin geldiği noktadan geriye adım atılmayacağını, demokrasinin bütün vatandaşlarımız tarafından hissedilerek derinleşeceğini herkesin bilmesi gerekir. Demokratik sürecin geriye doğru işlemesine izin vermeyeceğiz'' dedi.



Ankara'da dün Türkiye'nin düşünen, yazan, çizen kesimiyle bir görüşme yaptığını ve bu toplantının büyük bir takdir topladığını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle konuştu:



''Ama bunu hazmedemeyen siyasetçiler olduğunu da gördük. Çünkü düşünceye saygısı olmayanlar, düşünce hürriyetinden bahsedemezler. Özgürlüklere tahammül edemeyenler özgürlükten bahsedemezler. Din ve vicdan özgürlüğünü hazmedemeyenler, din ve vicdan özgürlüğünden bahsedemezler. İşte bunu hazmedemeyenler zaten adeta güneş karşısındaki kartopu gibi erimeye mahkumdurlar. Biz bunlara aldırmadan yolumuza devam edeceğiz.



Bu ülkede ayrımcılığı teşvik edenler, ayrımcılıktan yarar umanlar bir gerçeği bilecekler. Biz yola çıkarken 'Bizim 3 kırmızı çizgimiz var' dedik.



Bir, 'etnik milliyetçilik' dedik. 'Ülkemizde birçok etnik unsur var, bunlar arasında ayrım yapamayız' dedik. Bunların hepsi birer alt kimliktir. Bizi birbirimize bağlayan bir bağ vardır. Bu bağ, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı bağıdır.



İkincisi, 'bölgesel milliyetçilik'tir. Biz, insanlar arasında ayrım yapmamayı medeniyetimizin gereği olarak kabul ediyoruz. Yaratılmışların en şereflisi insana endeksli olarak partimizi kurduk, yola öyle çıktık. 'İnsanı yücelt ki devlet yücelsin' anlayışı ile yolumuza devam ediyoruz. Yunus'un deyişiyle 'Yaradılanı sev yaradandan ötürü' anlayışıyla insanlara bakıyoruz. Batı-doğu kuzey-güney, bunlar arasında ayrım yapamayız. Bugüne kadar yapıldı maalesef, ama şimdi biz, bunu gideriyoruz. Dolayısıyla bizim anlayışımızda, bizim düşüncemizde bölgesel milliyetçiliğe de yer yoktur.



Üçüncüsü, 'dinsel milliyetçiliğe' de yer yok. Hangi din ve mezhepten olursa olsun, biz, hepsine eşit mesafede olan bir anlayışın temsilcileriyiz ve bunu da bu şekilde sürdürmekte kararlıyız.''



"2 KATRİLYON DESTEKLEME ÖDEMESİ YAPTIK"



Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine son 2 yılda çeşitli isimler altında 2 katrilyon 319 trilyon lira destekleme ödemesi yapıldığını bildirdi.



Başbakan Erdoğan, Diyarbakır'da toplu konut anahtar teslim töreninde yaptığı konuşmada, asgari ücretteki artışa değinerek, bazı ürünlerde karşılaştırma yaptı.



Göreve geldiklerinde asgari ücretle alınan ekmeğin 190 kilodan bugün 280 kiloya, 181 kilo makarnanın 318 kiloya, 151 litre sütün 259 litreye yükseldiğini kaydeden Erdoğan, ''Ekonomide sağladığımız güven ve istikrar ortamının sonucu olarak bugün üretici de esnaf da tüketici de artık önünü görebilir hale gelmiştir. Bunu ben değil, rakamlar söylüyor'' dedi.



Erdoğan, Ekim 2002 ile 2004 arasında buzdolabı fiyatlarının ortalama yüzde 29, çamaşır makinası fiyatlarının yüzde 35 düştüğünü, buzdolabı, fırın ve çamaşır makinası dahil 2002'de toplam 5 milyon 518 bin beyaz eşya satılırken 2004 sonu itibariyle satışların yüzde 98 oranında artarak 10 milyon 938 bine yükseldiğini kaydetti.



589 BİN ÇOCUĞA AYDA 17 MİLYON TL



Başbakan Erdoğan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Diyarbakır'daki icraatlarını anlatırken, hükümet olarak herşeyden önce Eğitim ve sağlığa çok önem verdiklerini belirtti.



Son 2 yılda sadece bölgede görev yapan uzman hekim sayısını 1346'dan 1810'a yükselttiklerini, SSK'nın devriyle bu rakamın 2378'e çıktığını, sözleşmeli personel uygulamasıyla 2003'ten bu yana bölgeye 6660 yeni Sağlık personeli atadıklarını ifade eden Erdoğan, bölgedeki ambulans sayısını 89'dan 280'e, 112 acil istasyon sayısını 63'ten 198'e çıkardıklarını, 21 yeni hastane, 140 yeni sağlık ocağını hizmete açtıklarını bildirdi. Erdoğan, 400 yataklı bir eğitim hastanenin temelini de bir iki ay içinde atacaklarını belirtti.



Erdoğan, basından, bu bölümde anlatacaklarını iyi kaydetmesini isteyerek sürdürdüğü konuşmasında, bugüne kadar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu aracılığı ile 0-6 yaş grubundan 589 bin çocuğun annelerine sağlık takiplerini yapma kaydıyla ayda 17 milyon TL ödeme yaptıklarını belirtti.



''Anneler dikkat edin bakın pozitif ayrımcılık yapıyoruz ve size veriyoruz parayı, babalara değil. Bankadan bizzat siz alıyorsunuz bu paraları. 589 bin çocuğumuzun annesi bunu alıyor'' diyen Erdoğan, alandakilerden birisinin sözleri üzerine, ''Alan anneler bilir. Kahvede vakit geçiren babalar bu işi bilmez. Annene sor, o bilir'' karşılığını verdi.



Başbakan Erdoğan, son 2 yıl içinde Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine ayrılan sağlık bütçesi payının ortalama yüzde 56 arttığını, sadece Doğu ve Güneydoğu'da yeşil kartlı 4 milyon 200 bin insan yaşadığını söyledi.



HER ÖĞRENCİYE BURS



Eğitim alanında da son 2 yıldır kitapları ücretsiz verdiklerini, bunun yanında ilk ve ortaöğretimde toplam 186 bin öğrenci kapasiteli 4650 yeni derslik kazandırdıklarını belirten Erdoğan, kapalı bulunan 1400 okulu yeniden eğitime açtıklarını dile getirdi. Erdoğan, Diyarbakır'da da 1050 yeni dersliği hizmete açtıklarını, bunun derslik sayısının yüzde 20 oranında artması anlamına geldiğini kaydetti.



Erdoğan, ilköğretim seviyesindeki kız öğrencilerin her ay 22 milyon, erkeklerin ise 18 milyon TL burs aldığını, bu paranın da yine annelere ödendiğini, bu paranın kahve köşesinde, sigarada harcanmasını istemediklerini ifade etti.



Ortaöğretimde bu yardımların kız öğrenciler için 39 milyon, erkekler için 28 milyon TL olduğunu, bunların sürekli devam ettiğini anlatan Erdoğan, ''Türkiye'de bugüne kadar toplam 1 milyon 95 bin öğrenciye eğitim desteği sağladık. Bu sayının 385 bini aşkın kısmı Güneydoğu Anadolu bölgemize, 80 bini aşkın kısmı da Diyarbakır'a yapılmıştır'' diye konuştu.



''BEDAVACILIĞA ALIŞMAYIN''



Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bir vatandaşın ''fabrika istiyoruz'' diye uzun süre bağırması üzerine, şunları söyledi:



''Bak kardeşim, AK Parti iktidarı buralara fabrika yapmayacaktır. Teşvik Yasası diye çıkardığımız yasanın anlamı nedir? Diyarbakırlı işadamlarımız batıya yaptığı yatırımın yanında gelsinler, biraz da buraya yatırım yapsınlar istiyoruz. Bu yasayı Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin işadamları ve bunun dışındaki işadamlarımız buralarda yatırım yapsınlar diye çıkardık.



Bedava arazi veriyoruz. 5 yıl vergi almıyoruz, enerjide yüzde 50 indirim yapıyoruz. SSK primlerini düşük seviyede alıyoruz. Daha ne istiyorsunuz. Bunları yapıyoruz. Bedavacılığa alışmayın. Çalışacağız, omuz omuza vereceğiz, hep beraber kalkınacağız.''



DESTEKLEME ÖDEMELERİ



Erdoğan, tarımda ve hayvancılıkta sürekli artan süreç yaşandığını, bunun iktidarın halkına olan güveni, inancı ve dayanışma anlayışı olduğunu, bundan sonra da aynı şekilde sürdüreceklerini belirtti.



Bu kış geçen yıllardaki gibi kömürsüz ev bırakmayacaklarını, okullar açılırken ücretsiz kitap dağıtımını yine yapacaklarını ifade eden Erdoğan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde son 2 yılda çeşitli isimler altında yapılan destekleme ödemesinin 2 katrilyon 319 trilyon TL olduğunu söyledi. Erdoğan, ''Bu para buraya girdi. Doğu Andolu'ya, Güneydoğu Anadolu'ya girdi bu para. Bunlar bugüne kadar olmuş şeyler değildir'' dedi.



Bölgede tarımsal kalkınma kooperatiflerine ve hububat alımlarında çiftçiyi korumaya özen gösterdiklerini ifade eden Erdoğan, bölgedeki Tarım ve hayvancılıktaki sıçramanın farklı şekilde izleneceğini kaydetti.



Diyarbakır organize sanayi bölgesinin en kısa sürede tamamlanarak bölgenin hizmetine sunulacağını, burada iş yeri kuranların Diyarbakır'ın işsizine iş imkanı sağlayacağını kaydeden Erdoğan, ''Sizlere bir müjde vermek istiyorum'' diyerek, Diyarbakır'ın içme suyu sorunun kalmayacağını, yıl sonuna kadar tüm köylerin içme suyu sorununu bitireceklerini belirtti. Erdoğan, bundan sonraki hedefin ise 2006 sonuna kadar köy yollarının bitirilmesi olduğunu kaydetti.



Başbakan Erdoğan, teslim edilecek konutlar için toplam 55 trilyon lira yatırım yapıldığını, tamamlanan konutların aylık taksitinin 228 YTL olarak ödeneceğini belirtti.






Başbakan'ın 2005'te Diyarbakır'daki konuşması

No comments:

Post a Comment