Tuesday, December 8, 2009

Saatlerce kapısında bekledim


BU MUTLULUK MAZİ OLDU (FOTO-GALERİ)
**Kendimi bir gökdelenden düşmüş gibi hissettim. Ne olacağını bilmiyorum sadece boşluktayım ve düşüyorum. İnanılmaz bir gelecek korkusu. Evliyken geleceğim belliydi, çocuğum olacaktı, Tuncer’le beraber yaşlanacaktık. Ama şimdi geleceğim belirsiz, kendimi genç yaşta boşluğa bırakılmış gibi hissediyorum. Bir yandan heyecanlıyım diğer yandan korkuyorum. Düşünün özel Sağlık sigortam bile yok (gülüyor). Ama Tuncer’leyken vardı. O her şeyi düşünürdü, benim düşünmeme gerek kalmazdı.
**Şimdi yemeğimi yemek sepetinden şipariş ediyorum (gülüyor). Hâlâ yemek yapmaktan nefret ediyorum. Evet böyle bir aileye gelin gittim ama ben yokluk içinde büyümedim ki. Aslan gibi emekli albay bir babanın kızıyım. Hep el üsünde tutuldum, ne istesem alındı. Her zaman şımarık büyütüldüm.
**Zaten Tuncer öyle lüks yaşayan bir insan değil ki. Hani ben onun zengin olduğunu bile bilmiyordum. O benim için sadece aşık olduğum adamdı. Eli elime değdiğinde titriyordum, o benim için Alacakaranlık filmindeki Edward’tı
**İlk ve en büyük aşkımdı. Eli elime değdiğinde titriyordum. Hayatımda kimse için yapmayacağım şeyleri onun için yaptım, resmen süründüm belki çok argo olacak ama köpek oldum.
**Tuncer bana hep derdi ki; “Bu ilişki senin sayende bir yere geldi.” Gerçekten de öyle. İlişkimizin ilk 4 yılı resmen Tuncer’in kapısında süründüm. Çünkü Tuncer kendini uzun soluklu bir ilişki için hazır hissetmiyordu, yıllarca peşinden koştum. Evine gidip kapısını çalıyordum kapıyı açmıyordu. Arkadaşları “Yazık kıza, al eve” diyorlarmış yine de açmıyordu. Saatlerce ağlayarak, kapıyı açmasını bekledim. Tatile gittiğini öğreniyordum, peşinden gidiyordum. Yüzüme bile bakmıyordu. Gece kulübünde peşindeydim. O kadar kıskanıyordum ki hiç normal değildim. O benim için Twilight filmindeki (Alacakaranlık) Edward’tı. Yani sonsuz aşkımdı.
** Ne zamanki bu ilişki kesin olarak bitti dedim ve ayrıldım işte o zaman “Evlenelim” dedi. Zaten düğünümüzde de “Ece’nin fendi Tuncer’i yendi” demiştim. Evlilik istemeyen bir adamı evliliğe ikna ettim, boşanmak istemeyen bir adamı da boşanmaya. Benimle ne evlenmeyi ne de boşanmayı istedi. Çünkü evliliğe sıcak bakmayan bir adamdı. Zaten erkek ve kadın ilişkilerinde şöyle de bir gerçek var; erkek kadını kaybetmeden onun değerini anlamıyor. 8 yıl birlikte oldum bana evlenme teklifi etmedi. Ne zamanki “bye bye” dedim teklif o zaman geldi. Aslında Tuncer bana çok çektirdi. Açıkçası 8 yılın ilk 4 yılı o bana, son 4 yılı da ben ona çektirdim. Kadın unutmaz derler ya ben de o 4 yıl yaşadıklarımı hiç unutmadım aslında.
**ona da bu bedeli ödettim, sonrasında en az benim kadar ilişkimiz için mücadele verdi.
**Aslında evliliğimizde hep çatlak vardı ama sevdiğimiz için görmezden geliyor, “evlendikten sonra geçer” diyorduk. Aramızda ciddi bir karekter uyuşmazlığı vardı, hayata bakışımız çok zıttı. Benim siyah dediğime o beyaz diyordu. Bunu bir türlü aşamıyorduk. Bir de ikimiz de çok sinirliydik. Bu sinir de anlaşamamaktan kaynaklanıyordu. Kimse kimseyi alttan almıyordu. Yoksa eski kocam 10 numara bir insandı. Öyle ki 1,5 yıllık boşanma sürecimizde sanki evliymişiz gibi sorumlu davrandı. Hatta parmak iziyle girdiğimiz evimizin kapısındaki manyetik cihaz sadece ikimizin parmak iziyle açılıyor. Bu da, o eve benden başka bir kadının girmediğinin en büyük göstergesi.
**Belki büyük konuşuyorum ama benim yerimde başka bir kadın olsa Tuncer ile evliliğini asla bitirmezdi. Tuncer hem çok yakışıklı hem de Türkiye’nin en iyi ailelerinden bir tanesinin çocuğu. Karakter olarak da kimse ona laf edemez. Bu mesleğe giren kızların yüzde 80’i zengin koca bulma amacıyla bu işlere giriyor. Benim ise hiç öyle bir amacım olmadı. Benim yerimde başka biri olsa Tuncer’den asla boşanmazdı. Çocukluğundan bu yana kendi ayakları üzerinde duran bir kızım. Bu yaşıma kadar da kimsenin parasına tenezzül etmedim. Huzurum kaçınca da boşandım.
**Öyle bir haldeydimki bunu düşünecek durumda bile değildim. Şimdi olsa kitap yazarım ama boşanma sürecimde cahilce davrandım. Ne derlerse “Tamam” dedim. Ne zamanki dava dilekçem medyaya düştü o anda kendime geldim. Tuncer’e hemen ondan hiçbir şey istemediğime dair bir kağıt imzalayıp, gönderdim. Bu parayı isteyecek yapıda bir insan olsaydım evliliğimi bitirmezdim.
**Beni o kadar iyi tanıyorduki asla böyle bir talepte bulunmayacağımı biliyordu ve bana “Seni kim kandırdı?” dedi. Haklıydı çünkü benim böyle bir şey düşünmeyeceğimi o da biliyordu.
**Şu andaki fikrim belki evlilik sözleşmesi olsaydı para, pul konularıyla itibarımız zarar görmezdi. Bu yaşadıklarımdan sonra evlilik sözleşmesine çok sıcak bakıyorum. Çünkü sözleşme insanların hata yapma lüksünü de aza indiriyor. Gelişmiş ülkelerde nikah öncesinde yapılan ilk şey evlilik sözleşmesi. Bence bunu yapmalarının sebebi ileride kendilerinin dışında gelişecek olaylardan en az zararla kurtulmak istemeleri. Bu da çok doğal. Çünkü onlar da büyük bir aşkla nikah masasına oturuyorlar. Ama geleceklerini de bir şekilde garantiye alıyorlar. Dolayısıyla boşanırken her iki tarafta medeni bir şekilde yollarını ayırıyorlar. Ben de zamanında evlilik sözleşmesi yapmış olsaydım ne eşim bana karşı istediği gibi davranırdı ne de ben ona karşı. Dolayısıyla anlaşamadığımız konularda bu sözleşmenin müeyyidelerinden dolayı orta yolu bulurduk, iki seven insan olarak birbirimizden ayrı değil, şimdi bir dönem çok sevdiğim eşimle hâlâ evli olurduk. Kimse evlilik sözleşmesini maddi çıkarını koruma olarak algılamasın. Tüm dünyada insanlar bu sözleşmeyi sırf karşıdakinden para kopartmak için yapmıyor. Uzun yıllar evli kalabilmek, çocuklarını anneli, babalı büyütmek için sözleşmeye imza atıyorlar.
**Küçük yaşta çalışmaya başladığım için erkek gibi olmuştum. Evliliğimde kadın olduğumu unuttuğum zamanlar oldu. Bu yaşıma kadar kimseye hesap vermediğim için ona da hesap vermek istemiyordum. Kendi ayaklarımın üzerinde durmaya alışkınken birden ev kadını oldum. O da bana göre değildi. İşi bırakıp evde oturmaya başlayınca boşluğa düştüm.
**Kesinlikle Aslan burcu olmamalı (gülüyor). Boğa ve Aslan hiç anlaşamıyor. Yeni bir ilişki düşünecek durumda değilim, yasımı tutuyorum. Dibine kadar acımı yaşıyorum. 8 yılı unutmak çok zor. Ne zamanki Tuncer’in hayatına yeni bir kadın girer o zaman hatıraları toprağa gömerim. Ama biliyorum ki Tuncer benim kadar kimseyi sevemez. onun kadar kimseyi sevemem.
***İlk kavgamızı balayımızda yaşadık. Erken kalkmıyorum diye bana kızmıştı. Sabah 6’da kalkıp “Denize girelim” derdi ben ise uyamak istiyordum (gülüyor). Evlilik sözleşmemiz olsaydı ne ben o kadar uzun uyurdum, ne de o sabahın köründe kalkıp, denize gitmek isterdi (gülüyor).
Saatlerce kapısında bekledim

No comments:

Post a Comment